Her şey hem çok basittir, hem de çok karmaşık! Basittir, çünkü tek gereken bir tutum değişikliğidir: Artık mutluluğu aramazsın. O andan başlayarak bağımsızsındır; hayatı başkalarının gözleriyle değil, kendi gözlerinle görürsün. Yaşıyor olmanın serüvenini aramaya çıkarsın.
Aynı zamanda karmaşıktır da: Herkes bana mutluluğun ulaşılmaya değer tek hedef olduğunu öğrettiği halde neden mutluluğu aramıyorum? Neden hiç kimsenin gitmediği bir yoldan gitmenin riskini göze alıyorum?
Kaldı ki mutluluk nedir?
Mutluluğun aşk olduğunu söylüyorlar. Oysa aşk mutluluk getirmez, hiçbir zaman da getirmemiştir. Tam tersine, sürekli bir kaygı durumudur aşk, bir savaş meydanıdır; kendi kendimize sürekli olarak acaba doğru mu yapıyorum diye sorduğumuz uykusuz gecelerdir. Gerçek aşk, vecd ile ıstıraptan oluşur.
Peki, ya huzur? Yüce Anamıza bakalım, hiçbir zaan huzur içinde değildir. Kış yazla savaşır, güneşle ay hiçbir zaman bir araya gelmez, kaplan köpekten korkan insanı kovalar, köpek fareyi kovalayan kediyi kovalar, fare de insanı korkutur.
Para mutluluk getirir. İyi de o zaman, yüksek bir hayat düzeyi sağlayacak parayı kazanan herkesin çalışmayı bırakması gerekirdi. Oysa insanlar o kadar para kazanınca eskisinden de tedirgin bir duruma geliyorlar, her şeyi kaybetmektan korkuyorlar sanki. Paranın parayı çektiği doğru.Yoksulluk mutsuzluk getirebilir, ama para ille de mutluluk getirmez.
Hayatımın büyük bir bölümünü mutluluğu arayarak geçirdim; oysa şimdi zevkin peşindeyim. Zevk sevişmeye benzer, başlar ve biter. Haz almak istiyorum. Hoşnut olmak istiyorum, ama mutluluk başka. Artık o tuzağa düşmüyorum.
Birtakım insanlarla bir aradayken o önemli soruyu sorarak onları kışkırtmak istiyorum: "Mutlu musunuz?" Hepsi de, "Evet, mutluyum." diyor.
O zaman şunu soruyorum: "Ama daha fazlasını istemiyor musunuz? Daha ileri gitmek istemiyor musunuz?" Hepsi de "Elbette." diye yanıt veriyorlar.
O zaman da, "Demek mutlu değilsiniz." deyiveriyorum. Hemen konuyu değiştiriyorlar.
(...)
"Tamam, doğru yoldayız. Sen de benim gibi hoşnutsuz bir insansın. Senin 'gerçekliğin' başkalarının 'gerçekliği' ile uyuşmuyor."
(...)
"İnsanlara farklı olmayı öğret. Hepsi bu!"
Hayatın zevki farklı olmaktaydı. Mutluluk, zaten sahip olduklarıyla tatmin olma duygusuydu. Oysa Athena, tıpkı benim gibi, dünyaya böyle bir hayat yaşamaya gelmemişti.
1 yorum:
kitabın beni en çok etkileyen kısımlarından biri, athena'nın çocuk doğurmakla ilgili düşüncelerini açıkladığı yerdi.
Yorum Gönder