10.4.08

Evcil


İşte tilki bu sırada ortaya çıktı.
-Günaydın, dedi tilki.
-Günaydın, diye cevap verdi, arkasına baktı, ama kimseyi göremedi. Bir ses:
-Buradayım dedi, elma ağacının altında.
-Kimsin sen? dedi küçük prens. Çok güzel görünüyorsun.
-Ben tilkiyim. dedi tilki.
-Gel oynayalım dedi küçük prens, canım çok sıkılıyor.
-Seninle oynayamam dedi tilki, ben evcilleştirilmiş değilim.
-Ya, bağışla, dedi küçük prens. Biraz düşündükten sonra sordu:
-Evcilleştirmek ne demek?
-İnsanların tüfekleri vardır. dedi tilki. Hayvanları vururlar. Can sıkıcı bir şeydir bu. Tavukları da yetiştirirler! İlgilendikleri tek şey budur. Sen tavuk mu arıyorsun?
-Yoo... dedi küçük prens. Ben dost arıyorum. Evcilleştirmek ne demek?
-Arık herkesin unuttuğu bir şey, dedi tilki. Bağlantı kurmak demektir.
-Bağlantı kurmak mı?
-Öyle ya, dedi tilki. Sen daha benim gözümde yüzbinlerce başka çocuktan ayırt edilemeyen küçük bir çocuksun. Sana ihtiyacım yok. Senin de bana ihtiyacın yok. Ben de senin gözünde yüzbinlerce başka tilkiden ayırt edilmeyen bir tilkiyim. Ama, sen beni evcilleştirirsen birbirimize gerekli oluruz. Sen benim için dünya yüzünde biricik olursun. Ben de senin için dünya yüzünde biricik.
(...)
-Yaşantım çok tekdüze. Ben tavukları avlıyorum, insanlar beni avlıyorlar. Bütün tavuklar birbirine benzer, bütün insanlar da. Bu yüzden canım biraz sıkılıyor. Ama sen beni evcilleştirirsen, yaşamıma ışık girmiş gibi olacak. Bütün öteki ayak seslerinden farklı bir ayak sesini tanımayı öğreneceğim. Öteki ayak sesleri beni toprağın altına kaçırıyor. Senin ayak sesin beni yuvamdan dışarı çağıracak, bir türkü gibi. Sonra, bu buğday tanelerini görüyorsun ya. Ben ekmek yemem. Buğday hiç bir işime yaramaz. Üzücü bir şey bu! Ama senin altın rengi saçların var. Onun için, sen beni evcilleştirdiğin zaman çok güzel bir şey olacak! Altın renkli buğdaylar bana seni anımsatacak! Buğdayların arasında esen rüzgarların sesini seveceğim.
Tilki sustu ve küçük prense uzun uzun baktı:
-Ne olursa olsun... Evcilleştir beni, dedi.
-Bunu sevinerek yaparım, diye karşılık verdi küçük prens. Ama zaman sınırlı. Keşfetmem gereken dostlar, tanımam gereken bir sürü şey var.
-İnsan yalnız evcilleştirdiği şeyi tanıyabilir, dedi tilki. İnsanların hiçbir şeyi tanımaya vakitleri olmuyor. Satıcılardan olmuş bitmiş şeyleri satın alıyorlar. Ama, dost satan bir satıcı olmadığı için, insanların dostları da yok artık. Sen bir dost edinmek istiyorsan, evcilleştir beni!
-Ne yapmam greek bunun için, dedi küçük prens.
-Çok sabırlı olman gerek, diye karşılık verdi tilki. Önce, benden biraz uzağa oturursun, şöyle, otların üstüne. Ben sana göz ucuyla bakarım, sen bir şey söylemezsin. Konuşmak, anlaşmazlıkların kaynağıdır. Ama sen, her geçen gün, biraz daha yakın oturabilirsin...

Hiç yorum yok: