Sam, o gece, hafızasında yaşamının en önemli olaylarından biri olarak kaldığı halde, neler hissettiğini hiçbir zaman ne kelimelerle anlatabildi ne de kendi kendine net olarak hayalinde canlandırabildi. En fazla şöyle diyebiliyordu: “Yani efendim, öyle elma yetiştirsem bahçıvanın hası sayardım kendimi. Ama asıl içime işleyen şarkılarıydı, bilmem anlatabildim mi.”
.
.
“Aynı zamanda şöyle de derler,” diye cevapladı Frodo: Akıl danışmaya elflere gitme; hem evet hem hayır derler.
“Gerçekten öyle mi derler?” diye güldü Gildor. “Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek; çünkü nasihat, bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir. Fakat ne bekliyordun ki? Bana kendine dair her şeyi anlatmadın; bu durumda ben senden daha iyi bir seçimi nasıl yapabilirim?”
.
.
“Uzun bir yol, karanlığa doğru giden bir yol tutacağımızı biliyorum, ama yüzgeri edemeyeceğimizi de biliyorum. Artık elfleri veya ejderhaları veya dağları görmek değil derdim –ne istediğimi tam olarak bilemiyorum: Fakat her şey bitmeden önce benim yapacağım bir şey var ve her neyse o iş, Shire’da değil, ileride bekliyor. Bunu yapıp bitirmem gerek beyim, bilmem anlatabildim mi.”
.
.
Hey! Hey! Hey! Gidiyorum işte şişeye
Kalbimi avutup derdimi gömmeye.
Yağsın yağmur, essin rüzgar
Gidilecek daha çok yol var,
Ama önce uzanıp ulu bir ağacın altına
Geçsin diye yol vereceğim bulutlara.
2 yorum:
ama önce uzanıp ulu bir ağacın altına, geçsin diye yol vereceğim bulutlara
:)
Yorum Gönder