...Yaşamımın tek ve başlıca amacının daha iyi bir insan ve bir iradeyle büyük bir uyum içinde olmak olduğu düşüncesine geri dönmüştüm. Bu iradenin ifadesini, benden saklı duran ve uzak bir geçmişte bütün insanlığı kendi düsturu haline getiren şeyde bulacağım düşüncesine geri dönmüştüm. Yani kısacası, Allah'a inanmaya, ahlaki bir mükemmelleşmeye ve yaşamın anlamını bahşeden geleneğe dönmüştüm. Yalnız bir şey farklıydı: O zaman bütün bunları bilinçsizce kabul ediyordum; şimdi ise artık bu olmadan yaşayamayacağımın farkındaydım. Başımdan geçenleri şöyle ifade edebilirim:
Ne zamandı bilmiyorum; neresi olduğunu bilmediğim bir sahilde beni bir kayığa oturttular ve sonra kayığı karşı kıyıya yönelttiler. Kürekleri elime verip beni yalnız bıraktılar. Küreklerle elimden geldiği kadar uğraştım ve ilerledim. Ancak ben açıldıkça, beni o bilmediğim yere götüren akıntı da şiddetleniyordu. Ulaşmam gereken hedeften farkında olmadan uzaklaşıyordum. Etrafımda benim gibi akıntıya kapılan birçok kürekçinin olduğunu gördüm. Bazıları durmadan kürek çekmeye devam ederken, bazıları küreklerini çoktan fırlatıp atmıştı. Koca kayıklar, dev gibi gemiler insanlarla doluydu. Bir kısmı akıntıya karşı çabalamaya devam ederken, bir kısmı kendini akıntıya bırakmıştı. Ben de bir yandan ilerleyip bir yandan da akıntının aşağılarında kalan yolcuların ardından bakarken, bana gösterilen yönü unuttum. Tam da akıntının ortasında, aşağı doğru giden kayık ve gemilerin kalabalığında, yönümü iyice kaybettim. Her yanımdan tayfalarının neşeli zafer çığlıkları attığı yelkenliler, gemiler ve kürekli kayıklar geçiyor, akıntının aşağılarına doğru giderlerken bana "Başka bir yön yok!" diye sesleniyorlardı. Ben de onlara inanıyordum ve onlarla birlikte ilerliyordum. Böylece çok uzaklara yol aldım. Öyle uzaklara gittim ki, ortasında yolumu şaşırdığım hızlı akıntıların gürültüsünden başka ses duyamaz oldum ve kayıkların orada nasıl parçalandığını gördüm. Ve bütün bu gördüğüm, yaşadığım şeylerin dehşetinden olsa gerek, kendime geldim. Uzun süre bana ne olduğunu anlayamadım. Önümde yalnızca koşar adım yaklaştığım ve korktuğum yok oluşu görüyor, hiçbir yerde kurtuluş göremiyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. O zaman geriye dönüp baktım ve sayısız kayık gördüm. İnatla, büyük bir savaş vererek akıntıyı geçiyorlardı. O anda kıyıyı, kürekleri ve yönümü hatırladım. Geriye döndüm ve akıntıya ters yönde, kıyıya doğru kürek çekmeye başladım.
Kıyı Allah'tı, yön gelenek, kürekler ise bana verilen özgürlüktü. Ve bütün bunlar bana, kıyıya ulaşmaya çabalayayım, Allah'la birleşeyim diye verilmişti.
1 yorum:
""Kıyı Allah'tı, yön gelenek, kürekler ise bana verilen özgürlüktü. Ve bütün bunlar bana, kıyıya ulaşmaya çabalayayım, Allah'la birleşeyim diye verilmişti."" kesinlikle..
Yorum Gönder