27.6.10

Yolgezer

Sam, o gece, hafızasında yaşamının en önemli olaylarından biri olarak kaldığı halde, neler hissettiğini hiçbir zaman ne kelimelerle anlatabildi ne de kendi kendine net olarak hayalinde canlandırabildi. En fazla şöyle diyebiliyordu: “Yani efendim, öyle elma yetiştirsem bahçıvanın hası sayardım kendimi. Ama asıl içime işleyen şarkılarıydı, bilmem anlatabildim mi.
.
.
“Aynı zamanda şöyle de derler,” diye cevapladı Frodo: Akıl danışmaya elflere gitme; hem evet hem hayır derler.
“Gerçekten öyle mi derler?” diye güldü Gildor. “Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek; çünkü nasihat, bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir. Fakat ne bekliyordun ki? Bana kendine dair her şeyi anlatmadın; bu durumda ben senden daha iyi bir seçimi nasıl yapabilirim?”
.
.
“Uzun bir yol, karanlığa doğru giden bir yol tutacağımızı biliyorum, ama yüzgeri edemeyeceğimizi de biliyorum. Artık elfleri veya ejderhaları veya dağları görmek değil derdim –ne istediğimi tam olarak bilemiyorum: Fakat her şey bitmeden önce benim yapacağım bir şey var ve her neyse o iş, Shire’da değil, ileride bekliyor. Bunu yapıp bitirmem gerek beyim, bilmem anlatabildim mi.”
.
.
Hey! Hey! Hey! Gidiyorum işte şişeye
Kalbimi avutup derdimi gömmeye.
Yağsın yağmur, essin rüzgar
Gidilecek daha çok yol var,
Ama önce uzanıp ulu bir ağacın altına
Geçsin diye yol vereceğim bulutlara.

15.6.10

Kitap Okurken Not Tutmak.

kitaplara ithaflar yazmak, beğenilen satırların altını çizmek, sayfaların kenarlarına düşüncelerini yazmak selim'e kendini elevermek, insanların ortasında çırılçıplak kalmak gibi geliyordu. insanların kitaplara birtakım çizgiler çizmeye kelimeler yazmaya hakkı yoktu. herkesin düşünebileceği satırları yazmak saçmaydı. her insanın kendine özgü düşünceleri gizli kalmalıydı, yalnız kendi bilmeliydi bunları..

6.6.10

Kuş Kadınlar.

birlikte yaşayamayız çünkü benim bir sorunum var: yalnız yaşamak zorundayım yoksa eriyip giderim. sana kapılarımı kapatmakla ilgisi yok bunun, psikolojik bir korunma güdüsü o kadar. seni istemediğimden değil, yalnızca seni istemekten, sonunda kendimi kaybetmekten korkuyorum. onun için lütfen bunu benim genel sorunlarımın bir parçası olarak gör, çünkü yaşamımı bohçalı teyze olarak sürdürmek zorundayım.

4.6.10

Yüksek Sesle Anlat Hikayeni.

Yoksullar arasında hikaye anlatılmasının sırrı, hikayelerin başka yerlerde de dinlenmesiyle, belki de birisinin ya da birilerinin hayatının anlamının ne olduğunu hikayeciden ya da hikayenin kahramanlarından daha iyi bilebileceği inancından kaynaklanır. Muktedirler hikaye anlatamaz: Böbürlenme hikayenin zıttıdır ve anlatı ne denli yumuşak olursa olsun, pervasız olmalıdır; günümüzde muktedirler tedirginlik içinde yaşar.

Hikayeler bir anlamda adaletin her an tecelli edeceği inancının paylaşılmasıdır. Ve bu inanç uğruna kadınlar, erkekler, çocuklar tarihin belirli bir anında insanüstü bir şiddetle savaşırlar.

1.6.10

insanın öyküsü

Sinek genişçe bir su damlasının ortasında çırpınıyordu. Kurtulmak için kenara gittikçe su da onunla birlikte yayılıyordu. Hareketi su damlasının gösterdiği şekil değişikliklerinden anlaşılıyordu. Gücü tükenene dek sudan çıkmaya çalışacaktı. Sanki su yayılmak için onu kullanıyordu.

Not: Sinek "insanlık" için bir simge olsa da, bu öyküdeki sineğin gerçek bir sinekle ilişkisi vardır.


...


B.
Gözlerini açtı.
Her şeyi elde etmeye, her şeyi kavramaya, her şeyi aşmaya, her şeye egemen olmaya, her şeyi bilmeye, her şeyi düşünmeye, her şeyi yapmaya çalıştı. Elmalarla armutları topladı, aydınlığı gözden çıkardı, başını eksiklere çarptı, dünyayı sonsuza böldü.
Sonuç hep sıfırdı.
Yorgunluktan canı çıkmış, her şey saçma diyebildi ancak. Kuruyan bir denizin son damla suyu gibiydi bu söz dudaklarında.

D.
Gözlerini açtı.
Dünyaya tüm dinginliğiyle baktı, her şey saçma dedi. Kaynağından yeni çıkmış derenin berrak sularında yıkandı.
Yeryüzünde bir yaprak gibi hafif, bir dağ keçisi gibi çevik, bir ayna gibi kendinden habersiz dolaşmaya başladı.