20.7.12

Ağaçsakal

"Elbette dostlarım," dedi yavaş yavaş, "kendi nihayetimize gidiyor olmamız da muhtemeldir. Entlerin son resmi geçidi. Lâkin eğer evlerimizde oturup hiçbir şey yapmasaydık sonumuz zaten yakamıza yapışacaktı, eninde sonunda. Bu fikir uzun zamandır gönüllerimizde inkişaf ediyordu; işte o yüzden yürüyüşe başladık. Bu ani bir niyet değildi. Şimdi, en azından, entlerin son resmi geçitleri hakkı için bir şarkı yakmaya değer. Ah, " diye iç geçirdi, "göçmeden önce başka bir ahaliye yardımımız dokunabilir. Yine de, enthanımlarla ilgili şarkıların doğru çıkmasını temenni ederdim. Hakikaten, gönülden görmek isterdim Fimbrethil'i bir kez daha. Lâkin işte dostlarım, şarkılar da tıpkı ağaçlar gibi vakti gelince ve usullerince meyvalarını veriyorlar: Ve bazen de vakitsiz kuruyorlar."

19.7.12

"Ben küçük bir çocukken," diye başladı Bandini. "Ben memlekette küçük bir çocukken -"
Frederico ve Arturo hemen kalktılar masadan. Bıkmışlardı o hikayeyi dinlemekten. On bininci kez çocukken sırtında taş taşıyarak günde dört sent kazandığını anlatacaktı onlara yine. Svevo Bandini'yi büyülüyordu o hikaye. Bankacı Helmer'ı, ayakkabılarının tabanındaki delikleri, bir türlü satın alamadığı evi ve beslemek zorunda olduğu çocukları unutmasını sağlayan düşsel bir hikayeydi. Ben çocukken; düş. İzleyen yıllar, okyanusun aşılışı, doyurmak zorunda olduğu karınların çoğalışı, dertlerin her yıl biraz daha büyüyüşü; bütün bunlar büyük bir servetin edinilişi gibi övünülecek şeylerdi. Ayakkabı satın alamazdı onunla, ama yaşamıştı bu hayatı.

12.7.12

lyanna

"çok daha güzeldi," dedi robert acıyla heykele bakarken. "bundan çok daha güzeldi." gözleri heykelin gözlerine, ona tekrar can vermek istercesine bakıyordu. sonunda ayağa kalktı. ağırlığı dengede durmasını zorlaştırıyordu. "ah! kahretsin ned. onu böyle bir yere mi gömmek zorundaydın?" sesi unutulmamış bir acının etkisiyle kükrer gibi çıkıyordu. "o karanlıktan fazlasını hak ediyor..."
"o kışyarı'nın stark'ı. yeri burası."
"o tepelerde bir yerde olmalıyıdı. bir meyve ağacının ve güneşin altında. başının üstünde gökyüzü ve bulutlar olmalıydı. yağan yağmurlarla temizlenmeliydi."
"ölürken yanındaydım," diye hatırlattı ned. " eve gelmek, brandon ve babamın yanında huzurlu uykusuna yatmak istedi." ned hala kız kardeşinin sesini duyuyordu zaman zaman. bana söz ver ned. odası kan ve gül kokuyordu. bana söz ver ned. ateş bütün gücünü almıştı ve sesi bir fısıltıdan bile zayıf çıkıyordu ama ned'in verdiği sözü duyduğu anda bütün korkusu kaybolup gitmişti. o anda kız kardeşinin nasıl gülümsediğini hatırlıyordu ned. sonra lyanna hayata tutunmaktan vazgeçmişti.