10.12.09

Ayna Öyküsü

Bir zamanlar zihinsel yetenekleriyle para kazanmak isteyen genç bir şair vardı.

İyi bir şairdi.

Gerçek bir şair olduğu için de, tabii ki, kol emeğine sayanan işlerde çalışıyordu -garsonluk, tezgâhtarlık, kuryelik gibi.

Gerçek bir şairin yapıtlarıyla para kazanması mümkün değildi.

Ve kendi zekasında bir insanın bu saçma işlerde çalışmamak için yapabilecei bir şeyler olması gerektiğini düşündü.

Bir dansçı arkadaşından siyah bir balet mayosu ödünç aldı ve kafasına, bir keşiş pelerinine benzeyen ağır siyah bir kumaş örttü. Yüzünden biraz daha büyük olan oval bir ayna alıp yüzünün önüne yerleştirdi. Ama bu sıradan bir ayna değil, tek yönlü bir aynaydı.

Bir taraftan bakıldığında cam, öbür taraftan bakıldığında ayna olanlardandı. Aynayı yüzünün önüne yerleştirdi, böylece o herkesi görebilirken, ona bakanlar yanlızca kendi yüzlerinin yansımasını görebilecekti.

Bir gece kulübüne gitti ve kahin olarak çalışmaya başladı.

Bir falcı olarak.

Yüzünde aynası olduğu zaman utangaçlığının geçtiğini fark etti.

Aynı kulüpte çalışan bir kız, bir striptizci vardı.

Siyah ışıkta dans ediyordu.

Mor ötesi ışıkta.

Birbirlerine aşık oldular.

Ama şair ne kıza nasıl yaklaşabileceğini ne de kızın ona karşı ilgisi olduğunu biliyordu.

Bir akşam, kızın arkasında bir şeyler saklayarak boş dans pistinden ona doğru yürüdüğünü görür, kızın elindekinin ne olduğunu göremez.

Kız masasına oturur ve...

Vaay! İşte tam karşısındadır!

Üzerinde kostümü ve aynası olduğundan, rahatça konuşur!

Tam kendini ve aşkını ifade etmek üzereyken, kız ona, "Bak!" der, "Geleceğimi söylemeni istemiyorum. Kendim hakkında da bir şey öğrenmek istemiyorum. Seni tanımak istiyorum!"

Tam o sırada kız arkasında sakladığı ve makyaj masasından getirdiği için bir yüzden birazcık daha büyük olan oval aynayı çıkarır ve adamın yüzündeki aynasının karşısına tutar ve "Ne görüyorsun?" diye sorar.

...

Hiçbir şey söylemiyor.

Kız aynayı alıp "Bir şey söyle!" diyor.

Ama o, tek kelime söylemiyor.

Kız kolunu çekiştirip "Orada öyle durma, bir şey söyle!" diyor.

Ama o, kıpırdamıyor.

On yedi yıldır da kıpırdamadı.

Hala aynı pozisyonda oturuyor, bir akıl hastanesinde katatonik; damardan besleniyor, altına yapıyor ve dış dünyayla ilişkisi tamamen kopmuş durumda.

...

Hiç yorum yok: